Sternberg (1986) tarafından geliştirilen aşkın üçgen modeli aşkı, samimiyet, tutku ve angajmandan oluşan bir üçgen gibi kavramlaştırır. Samimiyet, iki kişiyi birbirine bağlayan ve kaynaştıran bağların gücünü ifade eder, tutku iki kişinin güçlü bir fiziksel ve cinsel çekim hissettikleri yoğun duygusal durumu belirtir ancak güç ve kendini gerçekleştirme arzularını da ifade eder. Angajman ise, kişilerin kendilerini aralarındaki ilişkiye tamamen yatırmalarını, birbirlerini sevme ve ilişkiyi sürdürme kararlılıklarını ifade eder (Bilgin, 2008).
Bu modelde üçgenin köşelerine olan uzaklığa göre yedi farklı aşk tipi tanımlanmaktadır:
- sevgi, arkadaşlıkta olduğu gibi tutku ve bağlanma olmaksızın yakınlık yaşantısıdır.
- çılgınca aşk, yakınlık ve bağlanma olmaksızın tutku yaşantısıdır.
- boş aşk, tutku ve yakınlık olmaksızın bağlanma yaşantısıdır.
- romantik aşk, romantik bir ilişkide olduğu gibi, bağlanma olmaksızın tutku ve yakınlık yaşantıdır.
- arkadaşlık aşkı, uzun süreli bir evlilikte olduğu gibi, tutku olmaksızın yakınlık ve bağlanma yaşantısıdır.
- boş aşk, ilk görüşte aşkta olduğu gibi, yakınlık olmaksızın tutku ve bağlanma yaşantısıdır.
- kusursuz aşk, yakınlık, tutku ve bağlanma ögelerinin tümünü birleştiren aşk yaşantısıdır (Taylor S. E. ve ark., 2007).
İşyerindeki Romantik İlişki türleri
Sternberg’in kuramı hoşlanma ve aşık olma hislerinin ayrımını yapmaktadır. Quinn (1977), bu kuramı temel alarak işyeri romantizmini iş, aşk ve ego güdüleri arasındaki eşleşmeye bağlı olarak sınıflamıştır. İş güdüsü, ilişki aracılığıyla örgüt içinde güç kazanma ya da bireyin lehine olabilecek bazı kazanımları/ödülleri elde etme isteğini, ego (benlik) güdüsü,
heyecan duyma isteği ve benlik tatmini (kişisel-düşünsel tatmini) ifade etmektedir. Aşk güdüsü ise, tamamen gerçekçi ve sadakata dayalı bir romantik ilişki kurma, uzun süreli beraberlik ve eş bulma amacını yansıtmaktadır (Ömüriş E., 2008)
- Eğlence ilişkisi: Her iki taraf için yalnızca benlik tatmini, kısa süreli duygusal ve cinsel ilişki isteyen basit güdüsel yapılardır. Bu tür ilişkiye üst düzeyde çalışan erkekler ve terfi etmek isteyen alt düzeydeki kadınlar daha çok katılmaktadır. Eğlence ilişkisi Sternberg’in (1986) çılgınca aşk kuramıyla benzerlik göstermektedir.
- Gerçek aşk ilişkisi: İlişkideki her iki tarafta da samimi bir istek uyandıran ve sonu evlilikle bitmeye eğilim gösteren ilişki türüdür. Geerçek aşk tutkulu aşktan daha kontrollüdür ve ego güdüleri düşük olduğu için ilişki içindeki taraflar duruma göre davranmaktadır.
- Karşılıklı kullanım ilişkisi: Tarafların her ikisinde de iş güdüsü yüksek oranda bulunmaktadır.
- Faydacıl ilişki: Taraflardan biri için ego ve diğer taraf için iş güdüsü ile ortaya çıkan faydacıl ilişki türüdür. Benlik güdüsü ve yüksek iş güdüsüyle ilişkiye yönelen kadın ile sadece benlik güdüsüyle ilişkiye yönelen erkeğin oluşturduğu ilişki türü kadın baskın faydacıl ilişki türüdür. Erkek baskın faydacıl ilişki aşk ve iş güdüsüyle ilişkiye yönelen kadın ile benlik ve yüksek iş güdüsünün her ikisine sahip erkeğin oluşturduğu ender görülen ilişki türüdür.
Maniero ilişkilerde gücün etkisini vurgulamaktadir. İlişkideki güç dengesi tarafların birbirine olan bağımlılığını da etkilemektedir. Ilişkide güçlü taraf karşı tarafa daha az bağımlıdır. Maniero üç tür bağımlılık tanımlamıştır.
- Görev bağımlılığı: Taraflardan birinin diğerine bağımlı olduğu durumda diğerinin görevini etkin bir şekilde yerine getirmesi için ortaya çıkar
- Kariyer bagimliligi: Örgütlerde ilerlemek icin digerinin onayina bagli olan bireylerle ilgilidir.
- Kisisel/cinsel bagimlilik: Üst düzey taraf kisisel-cinsel yönden alt düzey tarafi kullanabilmektedir. Alt düzey taraf da uygun görev dagılımları ya da calışma kosulları elde edebilmek icin kisisel/cinsel degisimi kullanabilmektedir.(Solmuş T., 2008)
Insanlar birbirleri için doyum ve doyumsuzluk kaynağıdır. Ilişki içindeki taraflardan her biri ilişkiden aldığı doyumu en yükseğe çıkarmak, ödediği bedelleri ise en aza indirgemek ister. Ancak ilişkinin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için iki tarafın da ilişkinin kazanç ve pahaları konusunda anlaşmaları gerekir. Sosyal takas teorisi göre kişilerin aşk ilişkilerinde, birbirlerine sevgi, şefkat, duygusal ve cinsel doyum, prestij, parasal ve maddi yardım, sosyal statü gibi pek çok şey sağlayabileceğini öngörür (Bilgin, 2008).
Bu bilgilere bağlı olarak birkaç örnek inceleyecek olursak;
· “Aydın Bey X firmasında beş yıldır genel müdür olarak çalışmaktadır ve şimdiye kadar çalışanları tarafından sevilen bir yönetici olarak bilinmektedir. Aydın Bey 10 yıldır evlidir ve iki çocuğu vardır. Son zamanlarda, bir yıl önce yönetici asistanı olarak aynı şirkette çalışmaya Meral Hanımla olan yakınlığı dikkat çekmektedir. Meral Hanım bekardır.” Bu örnekte taraflar arasında eğlence ilişkisi olabilir. Meral Hanım’ın Aydın Bey’e daha fazla bağımlı olması beklenir çünkü Aydın Bey Meral Hanım’a göre daha üst bir konumda çalışmaktadır.
· Hasan Bey Z firmasında güvenlik görevlisidir. Kendisi gibi güvenlik görevlisi olan Zeynep Hanımla üç yıldır ilişkileri olduğu iş arkadaşları tarafından da bilinmektedir. Bu örnekte taraflar ilişkilerini saklamamaktadır. İlişkiye giren taraflar hiyerarşik açıdan da birbirine eşittir ve iki taraf arasında uzun süreli bir ilişki yaşanmaktadır. Bu ilişki gerçek aşk ilişkisi olabilir.
İlişkiye giren taraflar, üyesi oldukları örgüt kültüründen, kendi iş özerkliklerinden ve diğer çalışanların bu tür romantik ilişkilere karşı tutumlarından etkilenmektedir. Ayrıca tarafların medeni durumları ve örgüt içindeki pozisyonları da romantik ilişkilere karşı tutumlar üzerinde etkili olur. Örgütsel romantizmler; var olan bagimlilik türlerine, iliskideki güc dengesine, taraflardan birinin digerini sömürme potansiyeline, romantik iliski icindeki taraflarin medeni durumuna, taraflarin örgütsel kademesine, cinsiyetlerine göre özellik kazanmaktadir.
İşyeri romantizmindeki kadının ve erkeğin deneyimleri birbirinden farklılık gösterebilir. Örneğin, müdür-alt düzey çalışan ilişkilerinde, işten atılma ya da yer değiştirme gibi kötü sonuçlarla karşılaşanlar genellikle alt düzey çalışanlardır ve bu alt düzey çalışanların büyük bir çoğunluğu da kadınlardır. Genel olarak yönetici, patron ya da alt düzey çalışan
olduğuna bakılmaksızın daha çok kadınlar çalışanlar tarafından karalanmakta
ve bu nedenle örgüt içinde daha çok dışlanmaktadırlar. Örgüt içindeki konumlarından ve daha düşük güçlerinden dolayı kadınlar tarihsel olarak işyeri romantizminden erkeklere
göre daha çok zarara uğramaktadır. Tarafların eş düzey örgütsel pozisyonda olduğu
durumlar, hem diğer çalışanlar hem de yöneticiler tarafından daha fazla kabul görmektedir. Erkek-üst düzey, kadın-alt düzey daha uygun karşılanmakta ve kadın-üst düzey, erkek-alt
düzey olduğu ilişkiler olumsuz tepki almaktadır. İlişki içindeki taraflardan evli olan kadın ise, taraflardan evli olan erkeğe göre örgüt tarafından daha olumsuz karşılanmaktadır.(Ömüriş E., 2008)
Romantik iliskinin baslarında tarafların coğu, ilişkilerini saklama egilimindedir. Bazı örgütlerde işyeri romantizmine karşı açıkça ya da örtülü kurallar vardır. Örgüt üyeleri tarafından onaylanmama veya dedikodu korkusu da tarafların ilişkilerini saklamalarına neden olabilir. Romantizm icinde olan taraflarin birlikteliklerinin ve birbirlerine karsi tutumlarinin calisma grubunun diger üyeleri tarafindan fark edilmesine görünürlük denir. Taraflar bazı durumlarda ilişkileri bilinse bile iliskiyi acikca belirmekten kacma ve iliskiyi yalanlama eğilimindedir. Eşit düzeydeki çalişanlarin romantik ilişki yaşaması daha olumlu karşılanırken, alt-üst düzey çalışanların romantik ilişki yaşaması dedikodulara ve çalışanların yöneticilere karşı saygısını kaybetmesine neden olabilmektedir. Bazı durumlarda çalışanlar, taraflara karşı yaşadıklari ilişkiden dolayı sanki onlar yokmuş gibi davranma ve onlara dayanılmaz gelen bu durumdan kendilerini uzaklaştırma ya da örgütten ayrılma gibi aşırı olumsuz davranışlar sergilemektedir.(Solmuş T., 2008)
Romantik İlişkilerin Sonuçları
Örgüt içinde gerçekleşen romantik ilişkinin etkisi olumlu, tarafsız ya da olumsuz olabilir. Romantik ilişkinin örgüt içindeki etkisi tarafların güdüleri, aşkın belirginliği, romantizmin hiyerarşik ya da eş düzey olması gibi faktörlere göre değişmektedir. Olumlu davranış değişimleri, yaşadıkları iş veriminin artması, daha iyi bir çalışan olmak için değişimler gösterme, çalışanlar arasında daha uyumlu olma; olumsuz davranış değişimleri ise, genellikle hiyerarşik romantizm oluşumunda (yönetici-çalışan), çalışanların yöneticilere karşı saygısını kaybetmesi, kişinin sürekli ilişkisini düşünmesi, partnerinin hatalarını örtmesi, işyerine geç gelip erken çıkmaya başlaması, daha az iş yapması, önemli toplantıları kaçırması, iş kalitesinde azalma göstermesi, maddi hatalar yapması, başarısız ve yetersiz olmaya başlaması; yetki davranışı değişimleri, partnerine karşı kayırmacılık göstermesi, daha fazla güç vermesi, partnerinin terfi etmesine yardım etmesi, partnerini diğer üyelerden ayırması, erişilmez olması, güç gösterişine başlaması olarak açıklanmaktadır.(Ömüriş E. 2008)
İşyerinde romantik ilişki yaşayan kadınlar erkeklere göre daha olumsuz değişimler göstermektedir. Aşk güdüsüyle başlayan ilişkilerde tarafların verimililikleri ve motivasyonları olumlu yönde değişmektedir. Bu tür ilişkilerde, ilişkinin başında tarafların motivasyonları ilişkinin başında taraflar birbiriyle çok fazla ilgilendiği için düşebilir, ancak bir süre sonra artış görülür. İşyeri romantizmi tarafların örgütsel e bireysel rolleri arasında çatışmaya neden olabilir. Önemli olan tarafların işyerinde birbirlerine olan yakınlıklarının bir dengesini olşturmalarıdır. İlişkiye ego güdüsüyle ya da heyecan, cinsel deneyim amaçlı katılanların performanslarında, ilişkiye aşk güdüsüyle katılan bireylerin performanslarına kıyasla daha az değişim gözlenmektedir. Hiyerarşik ilişkiler çalışanların performanslarını da etkilemektedir. Çalışanlar üst düzey çalışanlara karşı güvensizleşebilmekte ve çalışmak yerine müdür/çalışan ilişkisini tartışabilmektedirler.
Örgüt kültürü ve iş rolleri ilişkiyi gizli tutmaya neden olabilir. Örneğin, öğrenci/ öğretmen romantik ilişkiye girdiğinde ilişkilerini saklamaya çalışabilir. Hiyerarşik romantizm yaşayan taraflar ilişkilerini daha çok gizli tutma eğilimdedirler.(kitap) Finlandiya’da yapılan bir çalışmada geleneksel kültürün baskın olduğu örgütlerde çalışanların %25’i işyerinde romantik ilişkiye girdiklerini belirtirken, daha özgürlükçü örgütlerde çalışanların %40’ı işyerinde romantik ilişkiye girdiklerini belirtmiştir. (Pierce ve ark., 1996)
İşyerinde Romantik İlişkilere Karşı Müdehaleler
İşyeri romantizmi bazı durumlarda, örgütün ve çalışanların motivasyon ve verimliliklerini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle işyeri romantizmi bazı örgütlerde yasaklanmaktadır. Quinn işyerinde yaşanan romantik ilişkilere karşı alınan yönetsel önlemleri üç aşamada sınıflamıştır; tepkisiz kalma (durumdan habersiz olma, problemi kendi çözümüne bırakma, önlem alma riskini almak istememe, ne yapılması gerektiğini bilmeme vs..), cezalandırıcı önlem alma (azarlama, sert uyarıda bulunma, başka departmana ya da şubeye atama, işten cıkarma vs..), olumlu önlem alma (durum hakkında açıkça konuşma, ne yapılması gerektiği hakkında tavsiyede bulunma vs..). Yönetimin romantik ilişkiye yönelik en belirgin tepkileri, önlem almama, durumdan haberdar olmama, durumun kendi kendine çözülmesini bekleme ya da önlem alma risikinden kaçınmadır. Genel olarak ilişki yaşayan performanslarında bir azalma görülmedikçe yöneticiler romantik ilişkiye müdehale etmezler. (Solmuş T., 2008)
Kaynakça
BİLGİN, N. (2008) Sosyal Psikoloji, Ege Üniversitesi Basım Evi, İzmir.
ÖMÜRİŞ, E. (2008) Örgütsel Yapılarda Romantik İlişkiler: Algılanan Güdüler ve Davranış Değişiklikleri Üzerine Bir Araştırma, Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi (16), 20-39
PIERCE, A., BRYNE, D., Attraction in Organizations: A Model of Workplace Romance, Journal of Organizational Behavior (17), pp. 5-32.
SOLMUŞ, T. (2008) İş Yaşamında Duygular ve Kişilerarası İlişkiler, Beta Basım
Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder